Haydi Oynayalım

Archive for the ‘her yerde oynanan oyunlar’ Category

>Bugünkü oyunun da maalesef fotoğrafı yok. Çünkü hem oynayıp hem fotoğraf çekebilmem imkansız. Teoman’ı beklersek de Selin’in bu oyunu oynama yaşı geçecek.

Oyun şöyle: Sırtınızı sağlam bir yere dayayarak (ya da karın kaslarınıza güvenerek) çocuğunuzu dizlerinizin üzerine oturtun ve ellerinden tutun. “Yukarı” derken dizlerinizi yavaşça kaldırın ama “aşağı” derken aniden indirin. Selin aniden aşağıya inmeye bayıldığından biz bu oyunu ‘hala’ oynuyoruz. Bilhassa geçen yaz, deniz kenarında şezlongta ya da kumların üzerinde defalarca ve defalarca oynadık. Çocuklar hem yukarıyı aşağıyı öğreniyor hem de acayip eğleniyorlar. İlk yaptığınızda çocuğunuzun korkmaması için dizlerinizi önce yavaşça aşağıya indirip sonra hızlanabilirsiniz. Yaşları ilerledikçe bu oyun için hakikaten sağlam dizlere ihtiyaç olduğunu da hemen belirteyim:)

>miracik.com’da bahsettiğim “The 2,000 Best Games and Activities…” kitabından küçük bebekler için İLETİŞİM becerisini geliştirmek üzere bir oyun…

Süre: 5 – 10 dakika
Malzemeler: Yok 🙂
Dilimiz konuşmak için çok önemli ve bebeklere komik gelen bir parçamız. Bebeğinizi kucağınıza yatırın, ona dil çıkartın. Bebeğiniz dilinize dokunabilir, sizi taklit edebilir.
Ek öneriler: Siz dilinizi oynatarak bebeğinizin ilgisini çekerken, onun diline dokunun. Bebeğinizi bir aynanın önüne oturtun ve dil çıkartma oyununu birlikte oynayın.
Yeni doğanlar önce ışıklara hemen sonrasında ise yüzlere karşı çok ilgili oluyorlar. Bir aylık bebeklerin bile yüz miniklerimizi kopyalayabildiğini okumuştum. Çoğumuz bunu farkında olarak veya olmayarak gözlemlemişizdir. Biz bu bilginin farkında olanlarındandık. Mira da bir aylıktı biz dil çıkartınca dilini çıkartıyor ve bizi taklit ediyordu. Bütün ev halkı Mira taklit etsin diye dil dışarıda dolaşıyorduk 🙂 Sanırım biz ondan daha komik görünüyorduk. Fotoğraflarda Mira 1 aylık ama bir yaşında bile halen oynadığımız bir oyun bu 🙂

>Çiğdem – Selin (13,5 ay)
İlk oyun Selin’den. Geçtiğimiz haftalarda babaanne ve dedesini ziyaret etmek üzere Brüksel’deydik. Birlikte gittiğimiz bir İtalyan restoranında bir süre sonra sıkılınca kendi kendine oyun oynamaya başladı. O sırada arkasında duran garsonlardan biri büyük beyaz bir peçeteyi yüzünü kapatacak şekilde başına koyunca heyecanla ellerini salladı. Çok eğlendiğini anlayıp ‘Aaa, Selin nerede? Elleri burada, Selin nerede?’ diye sorduk. Bizim sesimizi duyunca peçeteyi kafasından alıp kahkahalar atmaya başladı. Bu işlemi her defasında başka bir uzvuna dokunup, mesela “Bacakları burada, Selin nerede?” diyerek defalarca oynadık. Peçeteyi kaldırdığında bize nerede diye sorduğumuz uzvunu göstermesi için onu teşvik ettik. Sonra sırayla her birimiz peçeteyi kafamıza koyduk, ağız, burun, kulak, yanak nerede diye sorduk ve peçeteyi kaldırıp bizi bulanın Selin olmasına dikkat ettik. Çook eğlendi, biz de eğlendik. Oyunun kaynağına gelince, aslında bebek/çocuk oyunlarıyla ilgili hemen hemen her kitapta sadece bebeğin bir mendil veya bez ile yüzünü kapatarak ce-e şeklinde oynanan versiyonunu görmüştüm. Yüzünü örtüp uzuvlarına dokunarak oynamak, o sıralar ‘BEO Vücudumuz’ aktivitesiyle ilgili eğlenceli ne yapsak diye düşündüğümden olsa gerek o anda aklıma geliverdi.
Bugünlerde BEO etkinliğinin başlığı olan ‘Vücudumuz’ konusunda da bu oyunla epey bir ilerleme sağladık. Ayrıca bez değiştirme sırasında da bu oyunu oynuyoruz. Çünkü kesinlikle yatmak istemiyor ve hemen oturma pozisyonuna geçiyor. Bu oyuna başlayınca yatar durumda olmaktan hiç şikayetçi olmuyor. Ben de hemen işimi hallediyorum, tavsiye ederim.